6 Mart 2014 Perşembe

Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali

Okuduğum ilk Sabahattin Ali romanı. Aynı zamanda Sabahattin Ali'nin de üç romanından ilki..

Kitap Aydın'ın Kuyucak Köyü'nde eşkiyalar tarafından öldürülen bir çift ile başlar. Olay mahalinde bulunan kaza kaymakamı Selahattin Bey öldürülen anne babasının yanında diz çökmüş oturan ve artık bir kimsesiz olan Yusuf'u evlat edinir. Artık o da Selahattin Bey'in ailesinin bir ferdidir. Selahattin Bey'in tayininin çıkmasıyla aile Edirne'ye yerleşir. Ve Yusuf'un hayatı burada değişir.

Yusuf yapı itibariyle serttir, insanlara fazla güvenmez ve yaklaşmaz, onların sahte dünyalarına dahil olmaz. Hayatının bir amacı yoktur. Yusuf'un hayatı Selahattin Bey'in kızı Muazzez'e olan aşkıyla farklı bir boyut alır.

Sabahattin Ali bize Yusuf'u anlatırken güzel bir taşra portresi çizer. Devlet-halk, zengin-fakir ilişkisini Yusuf çevresinde ustalıkla tasvir eder.

Yazarın bu gerçekçiliği karşısında bir yanda gariban halka üzülür zengine, bürokrata isyan ederken diğer yandan o aynı halkın bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla kabuğuna çekilişini sindiremez bir küfür de onlara sallayıverirsiniz bu adaletsizlik için.

Arka Kapak
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
 

Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder