16 Mayıs 2013 Perşembe

72. Koğuş - Orhan Kemal


72. koğuş hırsızlık, cinayet gibi suçlardan içeri girmiş aç, sefil insanların, ademoğullarının koğuşudur. Orhan Kemal bize bu koğuşla çaresizliğin ne demek olduğunu, insanların ne kadar düşebilceğini, dostluğun, yardımlaşmanın aslında ne kadar da yıkılmaya hazır kavramlar olduğunu gösterir.

72. Koğuş büyük bir sefalet, çaresizlik içindeyken dışarıda da ikinci dünya savaşının getirdiği benzer bir durum vardır. Kitap bize dışarıyı anlatmaz ama biliyoruz ki dışarının da bu koğuştan pek bir farkı yoktur. Aslında hapishaneye o dönemin Türkiye'si diye bakabiliriz. Orhan Kemal 98 sayfalık bir kitapla bize bir Türkiye gerçeğini en çıplak haliyle sunmuş. Bir yanda kuru ekmeğe muhtaç, ümit etmekten başka bir şeye sahip olmayan insanlar bir yanda da bu insanların sırtından küplerini dolduranlar.

Bu korkunç gerçeğin için de bir de aşk vardır ki bu da bize insanın bir şeye dayanmadan yaşayamayacağını gösterir. Ali Kaptan için aşk içinde bulunduğu karanlıktaki bir mum ışığıdır. Ayakta kalabilmek için bir umuttur. Zaten bu durumu anlatan ne güzel bir söz vardır. "Umut fakirin ekmeği" diye. Yiyecek bir lokma ekmeği, tutunacak bir dalı olmayan insanın karnını da gönlünü de doyuran hayalleridir elbet.

Orhan Kemal için söyleyecek pek bir söz yok. İnsan onun kitaplarını okumuyor adeta kitapta yaşıyor.

Arka Kapak
Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Orhan Kemal’in başyapıtlarından biri olan 72. Koğuş, insan haysiyetinin düşebileceği en dipsiz kuyunun hikâyesidir Tüm yapıtlarında her şeye rağmen insana olan inancını ve sevgisini korumuş olan Orhan Kemal, bu derin çukura yuvarlanmış olan insanların, en yakınını bile üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış olanların dünyasını bir koğuşun karanlığında anlatırken bile direnişin sesini duyuruyor okurlarına. Alçalışın bile yok edemeyeceği insanlık onurunu dile getiriyor.

Orhan Kemal'in kitapları bîr okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz kakır, çok az yazar okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize. Orhan Kemal'in kitapları bîr okurum hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır.


11 Mayıs 2013 Cumartesi

10 Yaşındayım ve Boşanmak İstiyorum - Nojoud Ali


Bu kitapla Yemenli küçük bir kızın trajik hikayesine tanık oluyoruz. Aslında kitapta anlatılan hikaye ülkemizde hiç de yabancı olduğumuz bir konu değil. Ama bu cesarete yabancıyız.

Nojoud on yaşında iken kendinden üç kat büyük bir adama satılır. Daha henüz ergenliğe bile girmemiş ufacık bir kız. Alan da satan da bunu biliyor. Bir de anlaşma yapılmıştır ve evlenme şartı olarak kız ergenlik çağına girene kadar kocası ona dokunmayacaktır. İki taraf da bu şartın basit bir formalite olduğunu bilir elbet. Evlendiği gün kocasının tecavüzüne uğrar bu küçük kız ve bu her gün devam eder. Hem kocasından (ona göre canavardan) hem kayınvalidesinden psikolojik ve fiziksel şiddet görür. Ama o, kendisiyle aynı kaderi paylaşan diğer çocuklar, kadınlar gibi olmaz ve evden kaçıp boşanmak için mahkemeye gider.  Onun bu serüveni sadece Yemen'de duyulmakla kalmaz tüm dünyada ses getirir.  Hatta ondan cesaret bulan iki küçük kız daha aynı cesaretle yola çıkar.

Kitap düz bir şekilde bir çocuk ağzından yaşananları anlatmış. Ağdalı bir dille, duygusal cümlelerle olayı dramatikleştirmek gibi bir amaç güdülmemiş. Zaten hikaye yeterince trajik.

Malesef çocuk gelinler açısından bizim ülkemizin de dosyası hayli kabarık. On yaşında bir çocuğun kadın olabileceğini savunan aşağılık insanlara ülkenin her yerinde rastlıyoruz. Bu kişi tarlada çalışan bir işci de olabiliyor üniversitede ders veren bir profesör de. Bir de bu  çirkin düşünceyi savunurken bu bilimsel bir kanıttır lafını ağızlarından düşürmeyenler yok mu. Genelde karşısında durdukları bilimi konu kendi çıkarları olunca kullanmaktan asla çekinmezler. Ne yazık ki bu zihniyet var oldukça etrafta küçük kadınlar görmeye devam edeceğiz.

Arka Kapak
Yemenli Nujood henüz on yaşındayken evlendirilmek üzere otuzlu yaşlardaki bir adama satıldı. Ailesinden, çok sevdiği kardeşlerinden koparılıp zorla Yemenin izbe bir köyüne gönderildi. Evlendiği adam kendinden yaşça oldukça büyüktü: tam üç kat. Ailesine Nujood ergenlik çağına girene kadar ona dokunulmayacağına dair söz verilmişti.

Ancak bu söze sadık kalınmadı. Verdiği sözü unutan kocası, Nujoodun bir genç kız olmasını beklemeden evlendiği gece onunla zorla birlikte oldu. Nujood gündüzleri kayınvalidesi tarafından, geceleri ise kocası tarafından iki ay boyunca fiziksel ve duygusal şiddete maruz kaldı.

Ve Nujood bu kâbusu yaşarken yalnızca 10 yaşında bir çocuktu.
Ama Nujood pes etmedi ve tüm Yemene ve başka memleketlerde aynı kadere mahkûm insanlara örnek olacak bir serüvene imzasını attı. Yaşadığı topraklarda eşine benzerine rastlanmamış bir hikâyenin başkahramanı oldu; kocasından boşanmak için gizlice evden kaçarak mahkemeye gitti ve yargıcın kapısını çaldı.

Nujoodun ailesine ve Yemen geleneklerine meydan okuyuşu ve cesareti tüm dünyada yankılandı ve Orta Doğudaki tüm genç kızlar için ilham kaynağı oldu.
Ve Nujood eşsiz hikâyesiyle tüm dünyanın vicdanını bir kez daha sorgulamasına sebep oldu.